ÇESİAD ECDADIN İZİNDE’NİN 5. YIL DÖNÜMÜNE ÖZEL

ÇESİAD ECDADIN İZİNDE’NİN 5. YIL DÖNÜMÜNE ÖZEL

Bir geziden çok daha fazlası
Şu anda bu satırları yazarken tam 5 yıl öncesinin güzel hatırası ile aradan geçen zamanın ve artık çok eskilerde kalmış olmasının hüznü içimi kaplıyor. Şu anda bir gezi için yazı kaleme alıyorum. Bir gezi için anma yazısı yazılır mı? Bir hayal ile başlayan, altın bir ekibi bir araya getiren, bir dönem boyunca ilmek ilmek işlenen bir emeğin ürünü, 40 kişiyi ortak bir samimiyet paydasında buluşturan, bir çoğumuzun hayatında ilklere sebep olan bir geziden bahsediyorsak gayet tabi yazılır. Kurduğu birliktelik bağları 5 yıl değil nice 15’ler 25’ler eskitir. Bıraktığı etki, hayatımızın farklı yerlerine koyduğumuz kişilerin kıymeti, imza attığı anılarımız da bir o kadar gider bizimle yıllarca. Hala bir araya geldiğimizde kahkahalarla anlattığımız, hikayelerin ardı ardına birbirini kovaladığı, sonunda ise buruk bir sevinçle ortak ağızdan “keşke tekrarlayabilsek” dediğimiz bir etkinliğin 5. yılını doldurduk. Sonuna “vay be” eklemeden bu “5 yıl”ı söylemek o kadar zor ki… Hepimizin büyük ÇESİAD ailesine gönülden bağlı olduğu öğrencilik zamanlarımız bitti, her birimiz farklı yerlerde farklı konumlarda hayatın akışı içinde devam ederken bir 8-15 Nisan daha buluşturdu bizi. 5 yıl önce dernek merkezinde buluşup bir heyecanla havaalanına gidişimiz gibi bu sefer de aynı yad etme sevinci ile bu yazıda buluşturdu. Lafı fazla uzatmadan öncelikle bize o günleri kısacık hatırlatıp moda sokması için şurayı bi’ ziyaret edip sonra da bu geziyi unutulmaz kılan başrollerin sözlerine kulak vermek istiyorum. Hadi önce bu gezi için çok çaba sarf eden, gezinin en efsane olayı Mostar’da dinlenme tesisinde unuttuğumuz dönemin öğrenci başkanı Ahmet Cihat kardeşimi dinleyelim.
8 Nisan 2017…
Olmaz denileni başardığımız, yapılamaz denileni yaptığımız ve bunları yaparken de bolca eğlendiğimiz muazzam bir tarih. Karar verirken ayrı heyecan, hazırlıkları yaparken ayrı heyecan ve tabii ki o gün gelip çattığında ve havaalanına doğru yola çıktığımızda apayrı bir heyecan vardı. Yola çıktığımız andan geri döndüğümüz ana kadar sayısız hatıra ve birbirinden güzel unutamayacağımız anı biriktirdik. 6 ülke ve adını sayamayacağımız sayısız şehir gezdik. Gezdiğimiz bu yerlerin elbette ki her zaman gidilebilecek ve ulaşılabilecek yerler olduğunun bilincindeydik. Lakin ÇESİAD çatısı altında 45 güzel insanla bu anılara ortak olmanın bir hayli kıymetli ve vazgeçilmez bir duygu olduğunun da her zaman farkındaydık. Birisi bu tarihin zihnimizde en çok canlandırdığı şeyi sorsa hiç şüphesiz herkesin aklına ‘iyi ki’ gelir. Çünkü ‘iyi ki’lerle dolu bir gezi programı oldu bizim için. Bu sekiz günü anlatmak uzun uzadıya gidecek bir hadise. Zira hafızamıza sığdıramayacak kadar çok hatırası var. Ancak benim en unutamayacağım an ise mola yerinde unutulduğum andı. Evet gerçek manada unutuldum ve otobüs devam etti. Saatlerce çevre yolunda yürüdüm ve dinlenm
e tesisinde bulduğum internete bağlanarak grupla temas sağladım. Sonrasında ise rehberle iletişime geçerek bulunduğum bölgeye taksi çağırdık. Ardından mutlu son. Bu yazıyı kaleme alırken bile aynı hisleri bire bir tekrar yaşadım. Kocaman beş yıl geçmesine rağmen aynı tadın hala damağımda olduğunu fark ettim. Velhasıl çok güzel anılar, çok güzel dostluklar biriktirdik. Tüm bu yaşadıklarımıza ve edindiğimiz dostluklara vesile olan ÇESİAD’a da sonsuz şükranlarımı ve minnetimi sunuyorum. Bu kocaman ailenin bir üyesi olmaktan da sonsuz mutluluk ve gurur duyuyorum. İyi ki ÇESİAD var !
Ahmet Cihat Yıldız“

Duyguna sağlık Başkan, bu sürecin başından sonuna her anında bulunduğun için teşekkür ederiz. Dinlenme tesisinde seni unutmamızın faturası bana kesildi, bugün olsa yine unuturdum sanırım 🙂 İyi ki varsın. Bu derneğe gönülden bağlı, gezimizin fotoğrafçı kadrosunun kıymetli üyesi, ekibimizin gülen yüzü Ayşe’ye kulak verelim hadi.
“Öğrenciyken bir vakfın ya da bir derneğin bursiyeri olmak size her zaman katkı sağlar. Bu katkı maddi olmanın yanısıra bazen çevre edinmek, bazen sosyal aktivite bazen de entelektüel gelişim olur. Çesiad bursiyeri olmak ise size tüm bu ayrıcalıkları fazlasıyla aynı anda sunar.
Çesiadlı olmanın avantajlarını yaşamış olmak öğrencilik yıllarımın en unutulmaz anılarını biriktirmemi sağladı. Bu anılar arasında listenin en başında tabii ki efsane Balkan gezimiz yer alıyor. -Bu gezi döneminde bursiyer olan her öğrencinin 1 numarası olduğu gibi 🙂 – Yakın arkadaş olduğumuz yetmiyormuş gibi bir de hemşehri olduğumuz kocaman bir ekiple seyahate çıkma fikri bile fazlasıyla cazipken biz bunu tarihi mirasımız olan balkanlara giderek gerçekleştirdik. Dernek binasında toplanıp havaalanına gidişimizden Türkiye’ye dönüşümüze kadar her bir adımı macera dolu bir tecrübe oldu bizim için. Sevgili arkadaşımız ve öğrenci başkanımızı dinlenme tesisinde unutmamız toplu hareket etmenin önemini daha iyi kavramamızı sağladı; bize yetişmesi için aramızda ona taksi parası toplamamız birlikteliğimizin gücünü gösterdi. Bazı şeyleri öğrenmek için yaşamak gerekiyor demek ki 🙂 Velhasıl ecdadımızın ayak izlerini takip etmek, yurtdışı deneyimi edinmek, farklı ülkelerde kendimizi ifade etmeyi öğrenmek gibi fırsatlar sunan bu gezimizi seney-i devriyesinde anmak boynumuzun borcudur.
Ayşenur Uzun“

Teşekkür ederiz Ayşe, bizi yine o günlere götürdün, güzel anıları yad ettik. Bir çoğumuzun gezide tanıştığı, fakat iyi ki de tanıştık dediğimiz, güzel anılarımızın içinde yer alan Barış’a kulak verelim.
“5 yıl önce hayatımın en güzel anılarını toplayacağım bi yolculağa çıktığımı söyleseler inanmazdım. ÇESİAD sayesinde üzerine çok uğraşılmış, emek harcanmış Balkan turu gezisine çıktık. Gezi olarak adı geçse de tecrübelerin vizyon oluşma etkisini fiili olarak yaşamamız sağlandı.
Gezdiğimiz ülkelerin tarihlerini kitaplardan değilde rehber eşliğinde kalıntılarıyla görmek, bugün bile unutamama analitik ve entellektüel olarak gelişmeme katkı sağladı.
Kalabalık organizasyonlara açıkcası ön yargılıydım verimli olmayacağını düşünürdüm. Gezi boyunca konaklama ve ulaşım dahil herkes o kadar kompakt ve yardımcı bir şekilde hareket ettik ki, derneğin bize kazandırdığı bilinci daha iyi fark etmemi sağladı. Herkes bu sorumluluğu üzerinde baskı olarak değil aksine olgunlukla taşıdı. Edindiğimiz arkadaşlıklar o kadar doğal oluştu ki bir telefonla aynı samimiyete her zaman ulaşabiliyoruz. Değerleri, samimiyet ve yardımlaşmayı bu denli güzel devam ettirebilmemize köprü olan derneğimizin değeri çok büyük, tabi arka planda hayatlarından ödünler vererek desteklerini esirgemeden katkı veren büyüklerimize bügün dahi teşekkürü borç biliyorum, İYİ Kİ ÇESİAD.
Berat Barış Özkan”

Her zaman içimizden biriydin kardeşim, bu samimi cümlelerin için teşekkür ederiz! Mezun olduğu günden bu yana desteğini hiç eksiltmeyen, hala ilk günkü heyecanla derneği seven, nerede bir eğlenceli an varsa içinde mutlaka yer alan Ceren’i dinleyelim.
“Elimde küçük not defterim, fazlaca eşya koymadığım küçük bir sırt çantam, bir otobüs dolusu harika insanlar ve içimde yeni yerler görmenin vermis olduğu çocuksu bir heyecan, en önemlisi beni ileride tek başıma yapacağım nice gezilere hazırlayan bir deneyim…
Evet ne yazacağım derken aniden beliren kısa bir özet yukarıda okuduklarınız ve ilk aklıma gelenler..
Gezimiz bursiyer öğrenciler ve yönetimden birkaç değerli büyüğümüzün katılımı ile gerçekleşmişti. Daha yola çıkacağımız ilk gece herkesin gözünde gördüğüm o heyecan gerçekten paylaştıkça çoğalan ve çoşkusunu arttıran bir haldeydi. Herkes gülümsüyor, fotograf çekiniyor, böyle bir fırsat elde ettiğimiz için çok şanslı hissediyorduk. Telefon sarjları full, pasaportlar güvende, herkes pür konsatre ve işbirliği halinde..
Gezdiğim yerlerden çok hissettiklerimi paylaşmak istiyorum çünkü üniversiteye yeni gelmiş ailesinden uzak, kendini ve çevresini anlamlandırmaya çalışan, hayalleri olan yada kurmaya çalışan her genç için bu tarz fırsatların elde edilmesi; başka bir dünya yaratması ve hayatta kendini konumlandırabilmesi için en önemli etkenlerden birisi, biz çok şanslıydık çünkü aynı coğrafyadan gelen bildiğimiz ve sevdiğimiz insanlarla kendimizi güvende hissettiğimiz bir keşif yolculuğuna çıkıyorduk hemde bunu bizim için yine aynı cografyadan gelen bizleri bilen ve destekleyen insanlar tarafından yapılıyordu.
Arnatvutluk’tan başlayan, Makedonya, Bosna-Hersek, Sırbistan’dan Karadağa ulaşan her ülkede uğradığımız her farklı şehrinde kendime, kültürüme ait izler görmek sadece bakıp geçmekten çok ilk defa tarih dediğimiz sosyal bilimi deneyimlememe izin verdi.
İçimde bu güzel hisleri uyandıran ve bana farklı bir bakış açısı, güven kazandıran bu geziye çok şey borçluyum.Ve tabiki gezinin her bir anına anlam katan gezi arkadaşlarıma, İyiki varsın ÇESİAD”
Herkesin ortak paydası olmak, hatıralarda yer etmekte kadar değerli değil mi? Teşekkür ederiz
Ceren”

Yaptığımız gezinin sadece bir turistik geziden ibaret olmadığını, biz öğrenciler için derinlerde ne manaya geldiğini ne güzel özetlemiş Ceren, teşekkür ederiz. Derneğin en sevimli ikilisi desem herkesin aklına Eda-Taco geleceğine eminim. Neşesi ile gönlümüzde yer eden güzel sohbetlerin aranan ismi Eda ne demiş bakalım.
Bazı yerler ve bazı insanlar özeldir bu insanları ve yerleri özel yapan onlarla yaşadığımız anılardır. Çesiad bizim için özel bir yer çünkü orada sayısını hatırlamadığımız anılarımız var bunlardan bir tanesi Balkan gezimiz, bu proje bizim için unutulmaz. Hazırlarken çok yorulduğumuz gerçekleştirirken çok eğlendiğimiz, harika dostluklar kurduğumuz, yaşamımız boyunca “yaaa ne güzel geziydi be” diye içlenip hüzünleneceğimiz bir geziydi.
Edanur Böyür”

Kısa, öz. Her bir kelimesi samimiyet, özlem. Teşekkür ederiz Eda. Geldiği ilk günden beri mutfaktan hiç çıkmayan, her projede yerini almış, etkinlikler öncesi lojistiğin bir numaralı adresi Emre’ye gidelim şimdi de.
“Haftalık olarak gerçekleştirdiğimiz dernek buluşmalarımızın en farklısıydı 7 Nisan 2017 akşamı… Bu akşam, normal bir buluşma akşamı değildi. Yurt içinde onlarca gezi ve proje yapmış olan bu ekip Balkan turuna çıkıyordu. Canla başla çalışan, ortaya hep daha iyi bir proje koymak isteyen ÇESİAD öğrencileri olarak tarihe yolculuğa çıkıyorduk.
Her yöresinde, her köşesinde tarihe tanıklık ettiğimiz Balkanlar; ormanları, dağları ve nehirleriyle adeta Karadeniz’i andırıyordu.
Hep türkülerden duyduğumuz Manastır, kartpostallarda gördüğümüz Mostar, tarih derslerinde bahsedilen I. Dünya Savaşı’nın başladığı nokta olan Latin Köprüsü, bizden bir parça olan Saraybosna artık canlı bir şekilde karşımızdaydı.
Tabi onca güzelliğin yanında bazı aksilikler de yok değildi. Otellerde çorba diye verdikleri yağlı su kesinlikle Boşnak böreğinin ve köftesinin yanından geçemezdi bile. Sırbistan sınırındaki polislerin nahoş tavırları ise cabası. Ha bir de en son unutulacak kişinin, öğrenci başkanının, mola verdiğimiz bir kasabada unutulması aksilikten ziyade çok komik bir durumdu  🙂
Belgrad’ın gece hayatı; Makedonya’nın Üsküp’ü ve Vardar’ı; Bosna’nın Poçitel Köyü, Neretva Nehri ve Kovaçi Şehitliği; Balkanların en derin gölü Ohrid; Karadağ’ın körfez şehirleri Kotor ve Budva derken artık ayrılık vakti gelmişti. Podgorica’ya (eski adı Titograd) geldiğimizde herkeste bir hüzün vardı. Kimin de memleket özlemi kimin de hiç gitmeme isteği. Öyle veya böyle dolu dolu geçen bir hafta geride kalmıştı.
Emre Atak”

Ne güzel özetlemiş hocam. O günlere, gezdiğimiz yerlere, hem çok güzel hem de nahoş anılara götürdü getirdi bizi. Teşekkür ederiz Emre! Yine derneğin ve gezinin güleç yüzlerinden Ezgi’ye kulak verelim.
“Balkan gezisi 2017 yılında çok güzel bir ekiple gerçekleştirdiğimiz bir etkinlikti. Bir haftalık bir süreçte beş ülkeyi seyahat etme imkanımızın olduğu , her ülkenin kendi dokusunu tanıma fırsatı yakladığımız, çok sevdiğim arkadaşlarım ile yeni ülkeler keşfettiğim aynı zamanda çok eğlendiğim bir haftaydı 🙂
Ezgi Sezgen“

Güzel düşüncelerin için teşekkür ederiz Ezgi. Beyefendiliği ile hepimizin sevdiği arkadaşı, kardeşi olan güzel insan, bahçe duvarından aştım türküsünün dernekteki yegane temsilcisi Hasan’a kulak verelim.
“Ailemiz ÇESİAD
Bir hayal ile başlayıp sonu güzellikler ile biten bir proje idi. Hayatı Türkiye sınırları içerisinde geçen, yurt dışı hayalleri olan ancak maddi olarak büyük engelleri olan bendeniz bir garip yolcu için çok güzel bir deneyimdi. Hele ki ecdadın geçmiş dönem izlerini her köşe başında hissettiren şirin mi şirin eski Osmanlı beldelerini görüp yöre insanları ile Türkçe kelimelerin de kullanıldığı canı gönülden sohbetler farklı bakış açılarına sahip olmama vesile oldu. Tabi tüm bu güzelliklerin yanında küçük aksilikler başıma gelmedi değil. Bir an dikkatsizliğim neticesinde paramı kaybettiğimin farkına vardım. Deyim yerindeyse şeytan aldı götürdü. Kısa süreliğine umutsuzluğa kapıldım ancak dönemin ÇESİAD başkanı ve güzide arkadaşlarım kendi aralarında kaybolan miktarı toparlayıp bana vermişlerdi. O an tekrar anladım ki dostluk, kardeşlik ÇESİAD içerisinde çok anlamlı. Proje dahilinde hem maddi hem de manevi olarak katkı sağlayan herkese dua ediyorum, Allah sizlerden razı olsun. Lütfen desteklerinizi ÇESİAD’ın evlatları üzerinden çekmeyiniz.
Hasan Öymen“

Cümlelerinde dernekteki samimi ortama ne güzel vurgu yapmış Hasan. Hani meşhur replik vardır ya; “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” İşte biz böyle bir aileyiz. Teşekkür ederiz Hasan!
Benim için yeri çok ayrı, uzaklardan, ta Amerika’dan bu özel gün için sevgisini gönderen, derneğin ilk kadrolu fotoğrafçısı, kardeşim İsa’ya kulak veriyoruz.
“Zaman belirsiz bir kavram. O yüzdendir ki insan geçen zamanın farkına varmakta zorlanıyor. Geriye dönüp bakıldığında geçmişteki o sıradan olmayan anlar hayatın yaşanmışlığına da karar veriyor; çünkü yaşıyor hissetmek biraz da sıradan şeyleri yapıyor olmaktan daha fazlası değil midir hem. Balkan gezisi benim icin hatta çoğumuz için o sıradan olmayan, hayatımızı bir köşesinden de olsa değiştiren bir geziydi.
İlk defa yurtdışına çıkmanın verdiği o heyecan ve mutlulukla birlikte yanında gidenlerin verdiği bir eminlik de vardı. Bu ekiple yapılacak şeyin eğlenceli geçeceğinin eminliğiydi. Uzun otobüs yolculukları, oteldeki eğlenceli anlar, yenilen yemekler, gezip görülen o güzel yerler. Balkan şehirleri sanki bir avrupa şehri kadar bir eski anadolu şehri görüntüsü ve hissi de veriyordu. Ohrid gölünün o güzelliğine karşı oturmak,  Üsküp’ün caddelerinde dolanırken yenilen o fıstığın tadı, Saraybosna’nın eski hanlarinda kahve içip sohbet etmek, mostar köprüsü üzerinde yürümek ve daha birçok şeyi hala her konusu açıldığında aynı özlem duygusuyla anıyorum.
O günden bu zamana birçok güzel yer gördüm, yeni insanlar tanıdım ama hiçbiri balkan gezimiz kadar özel değildi. Aslında bir şeyi güzel ve özel yapan birlikte gittiklerinmiş, bunu anlıyorsun. Bu yolculuk bizde yıllarca hatırlanacak bir anı bırakmakla birlikte aramızda kopmayacak bir bağ da yaratmıstı. Çesiad bize bu gezinin dışında birçok güzel şeyin içinde olmamıza imkan verdi. O yüzdendir ki balkan gezisi ve bunun gibi birçok gezilerin düzenlenmesinden emegi gecen herkes büyük bir teşekkürü fazlasıyla hakediyor.
İsa Gan.”

Ne denebilir ki, teşekkür ederiz İsa. Dediğin gibi, az veya çok, eminim katılan tüm herkesin hayatını değiştirmiştir. Belki de bu yüzden hala aynı heyecan ve buruklukla anıyoruz… Şimdi de yine derneğin güleç yüzlerinden Kerime’nin sözlerini okuyalım.
“Balkan gezisi planlanırken hepimiz öyle umutlanmıştık, hayaller kurmuştuk ki gerçekleşmesi için çok çaba sarf ettik ve hayalimiz gerçek oldu. Cesiad yöneticilerimiz ve cesiada gönül verenler sayesinde arkadaşlarımızla kültür ve duygu yüklü bir gezi gerçekleştirdik. Bize bilgi ve deneyim katmasının yanı sıra Çesiad gibi büyük bir ailede olmanın verdiği gurur çok güzeldi. Çesiad, hayallerin sınır tanımadığı ve istersek herşeyi yapabileceğimizi bize gösterdi. Umarım herkes böyle bir dernekte olmanın değerini bilir ve kendine Çesiad ‘dan birşeyler katabilir.
Kerime”

Yeni gelen öğrenci kardeşlerimize okutulması gereken bir kısa mesaj edasında. Teşekkür ederiz Kerime! Belki de en çok güldüğümüz gezi anılarının tam merkezinde yer alan, çok sevdiğim kardeşim Onur’un sözlerine kulak verelim.
“Balkan gezisi, Çesiad’ın en iddialı projesiydi benim için. Gerçekleşme ihtimali düşük gözüken ama desteğini hiç bir zaman öğrencilerden esirgemeyen yöneticilere sahip olması ve tüm ince detayları düşünen öğrencileri ile bu proje beş yıl önce hayat bulmuştu.
Bu gezide beni en çok etkileyen anılarımdan birini paylaşmak istiyorum.  ‘Balkanların İncisi’ olarak anılan Ohrid şehrinde eski evlerin arasında dolaşırken dar bir sokağa saptık. Sokağın en sonunda taştan yapılmış bir yapı vardı. İçeride ‘Papirüs’ yapan genç bir usta vardı. Adını aynı isme sahip bir ağaçtan alan Papirus kağıdı, tarih açısından bakıldığında geçmişi geleceğe bağlayan araçlar olması sebebiyle ilk bakışta çok etkilenmistik. Beraber gezdiğimiz arkadaşlarla ustadan izin isteyerek içeri girdik. Papirüs agacından kağıdın nasıl yapıldığına dair tüm süreci aşama aşama anlatması bizi ziyadesiyle memnun etmişti. Kağıt ile münasebeti yüksek olan ve o zamanlar üniversite öğrencileri olan bizim için ise kağıdın ilkel biçimini pratik olarak öğrenmek; derin bir farkındalık oluşması açısından paha biçilemezdi.
“Ecdadın İzinde” mottosuyla yola çıktığımız bu gezi, unutulmayacak anılar biriktirmemizi sağladığı gibi, genç öğrenciler olarak dimağızı da beslemişti. Beş yıl önce yaptığımız bu gezide emeği geçen herkese teşekkür ederiz.
Onur Aykaç”

Bir geziden çok daha fazlası derken bunları da kastediyorduk tabi ki. Her birimizin zihnine kazınan bir çok bilgiyi de öğrenmiştik. Teşekkür ederiz Onur! Ve evet, derneğin en uzun öğrenci başkanı, ev dernek arasında mekik dokuyan ve çok emeği geçen, geziden sonra adıyla değil artık soyadıyla anılmaya başlayan canım kardeşim Ömer Üsdet’e kulak veriyoruz.
“Eveet şimdi geçmişe kısa bir gezinti yapalım. Şu an bu cümleleri yazarken her anı gözümün önünden geçen ÇESİAD Balkan gezisi… Arkadaşlıkların, dostlukların, samimiyetin ve nice güzel duygunun pekişmesini sağlayan Balkan Gezisi bu anlamıyla benim için bir geziden çok çok öte bir yerde duruyor. O güzel otobüs yolculukları o güzel oda sohbetleri aradan 5 sene geçse de unutulur mu? Tabi ki Hayır. Aradan kaç sene geçerse geçsin hafızalardaki yeri tabi ki hiç değişmeyecek.
Uçak saatine kadar dernek merkezinde geçirdiğimiz zaman aslında gezinin ne denli güzel geçeceğinin habercisiydi. Balkan ülkelerindeki manzaralar ise unutulamayacak türdendi. Doğaya dokunmamışlar ve insanları öyle şey değildi. Güne başlarken gözlerimi Ohrid Gölüne karşı açmak, günün sonunda Büyük İskender’in devasa heykelini görerek kapamak heyecan verici deneyimlerdi. Özellikle Bilge Lider Aliya İzzetbegoviç’in Bosna Hersek’ini görmek, 90lı yıllarda yapılan savaşın izleri çıplak gözle vermek etkileyiciydi.
Her muhabbetimizde kesinlikle lafı geçen balkan gezisinin bizler için ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu anlıyoruz. Belki de bir gün tekrar balkan ülkelerine gider hatta bütün dünyayı gezmiş olurum ancak her zaman bu balkan gezisini anıyor olacağımdan eminim. Bu gezinin yapılamasında emeği olan herkese teşekkür ediyorum. Yazacak anlatacak şeyler bitmez ama son olarak söylemek istediğim şey ‘’İYİ Kİ ÇESİAD VAR’’
Ömer USDAT“

Teşekkür ederiz kardeşim. Bu geziyi anacağımıza ben de en az senin kadar eminim. Sizinle güzeldi. Şarkılarıyla, eğlencesiyle, bitmeyen enerjisiyle hem çay günlerini hem de Balkanlardaki otobüsümüzü neşelendiren Rukiye ne demiş bakalım.
“Şimdi bahsedeceğim, daha doğrusu Çesiad Ailesinin her ferdinin hissettiği gibi bir kısmına değinmeye çalışacağım hem yönetici abilerimin, ablalarımın hem de çok sevdiğim arkadaşlarımın bin bir uğraş vererek gerçekleştirdiğimiz, bahsi geçince hepimizin haklı bir gururla ve güzel anıları anımsayarak “ vay be” dediğimiz, katılan herkesin yüzünde küçük bir tebessüm oluşturan o meşhur “Balkan Gezimiz” den bahsetmeye çalışacağım. Şahsen çoğumuzun tek başına gerçekleştiremeyeceğini düşündüğüm bir organizasyondu kendileri. Gezinin bendeki özeti ise; çok yorulduk, çok güldük, çok eğlendik, çok kaynaştık, her fırsatta çiftetellimizi oynadık (özellikle ben), lakin çok eğlendik. Yeri geldi merakımızdan girmeye çalıştığımız barın güvenliğiyle paramızı vermediği için kavga edip kaçtık, yeri geldi bizi beş kişi almak istemeyen taksicilerle atıştık, yeri geldi sınır kapılarında saçma sapan insanlarla muhatap olduk.. Ama hiç bir olumsuzlukta keyfimizi bozmadık, otobüsümüz hareket ettiği her anda şarkılar türküler söyleyerek kaldığımız yerden eğlenmeye devam ettik ve gene oynadık. Gezi boyunca hepimizin içinden sürekli hesap yapan toptancı kıvamında bir insanın çıkmasına şahit olarak, her yerde döviz kuru hesaplayıp pazarlık yaptık. Bol bol anılarımızı ölümsüzleştirdik. Özellikle Taciserciğimle her fırsatta Türk olduğumuzu gösterir fotoğraflar çekindik. Ebru’nun midesinin hiç bir şeyi ayırmadan almasından mütevellit zehirlenmesine beraber kıs kıs güldük. Velhasıl kendim adına Çesiad ile buluştuğum, birbirinden kıymetli insanlarla böyle güzel vakitler geçirdiğim için kendimi çok şanlı hissediyorum. Şimdi biraz sözlerime yaş almış insanların sözleri gibi devam edeceğim, sonlandıracağım. İnsan böyle anların kıymetini gerçekten gelip geçtikten sonra daha iyi anlıyor. Özellikle Urfa’da daha iyi anlıyormuş. Keşke yine öğrenci olsam dediğim her anda aklıma ilk başta gelen dolu dolu bir tatildi.
Rukiye Kara“

O güzel anılara bizi götürüp getirdin, teşekkür ederiz Rukiye! Otobüste o olmasa, tabu oynamasak zaman nasıl geçerdi acaba? Şimdi de Seda’ya gidelim bakalım neler söylemiş.
Mezun olan hemen herkesten duyduğunuz o klişe… “Ah keşke tekrar öğrenci olabilsem.” Durumun içerisindeyken karşı tarafı görebilmek mümkün olmadığından insan o zamanların ne kadar özgür, ne kadar keyifli olduğunu anlayamayabiliyor. Şuan bu yazıyı okurken bu mu özgürlük diyecek öğrenci arkadaşlarım da mutlaka vardır. Onlara üzülerek hatırlatmak isterim ki; bekleyen geleceğe kıyasla evet bu, özgürlük. 🙂 Geziye gelince; gelen hemen her arkadaşımla ortak görüşte olduğumuz kanıya göre, hafızamızda böyle yer eden bir etki bırakmasının temel sebebi, hepimizin en özgür zamanlarında, öyle bir ekiple geziyi tamamlamış olmamızdı. Zira sonrasında farklı yerlere gitme şanslarımız olsa da o heyecanı çoğu zaman hissedemedik. Dolayısıyla ben, bu tip etkinlikleri yalnızca yeni bir yer görmek olarak değil, size eşlik eden insanları da tanımanıza bir fırsat olarak değerlendiriyorum. Kaldı ki, bir çoğumuz da, kurduğu yeni dostluklarla döndü bu geziden. Yeni bir yeri, bir kişiyi, bir düşünceyi tanıdıkça, ön yargılarımızın kırıldığı, kırmızı çizgilerimizin esnediği, empati yeteneğimizin arttığı, bu tip deneyimlerimize her geçen gün yenilerinin katılması dileğimle… Emeği geçen herkese tekrar teşekkürler!
Sevgiler,
Sedanur Burhan”

Bambaşka bir perspektif, ne güzel yorumlar. Teşekkür ederiz Seda. Gezinin yapılmasında büyük emeği geçen, üniversite hayatının ilk gününden son gününe kadar bizimle olan, o dönemin öğrenci eş başkanı Sibel’in yazısı ile beraberiz.
7 GÜNDE DEVR-İ BALKANLAR
Hatıralarımızda daha dün yaşanmış gibi gelen muhteşem bir gezinin üzerinden 5 yıl geçmiş tam olarak. O kadar çok anı birikti ki hangi birini saysak, hangi biri için gülsek diğerinin hatırı kalır. Hazırlık süreci için tüm öğrenciler olarak arı gibi çalıştık. Bu gezinin olmasını sağlayan burs veren büyüklerimizin yanında, öğrenciler de çok emek verdi. Önce bu hayali gerçekleşemeyeceğine dair kuşkular vardı içimizde. Ne de
olsa 45 kişiyi yurtdışına çıkarmak büyük meseleydi. Ama yine de inancımızı devam ettirdik. Dernekte günlerce süren görüşmelerden sonra bu işe girmeye karar verdik. İyi ki de yapmışız. Dernekte buluştuk ve gün gün her şeyi planladık. Tur acentalarını aradık, rehberler ile görüştük. Sonrasında bu hayale burs veren büyüklerimizi inandırmak için yola koyulduk ve küçük gruplar halinde onları ziyarete başladık. Büyüklerimiz de sağ olsunlar bize destek oldular ve gezi için gereken meblağı topladık. Sonrasında en eğlenceli kısım başladı. Pasaportları hazırlama ve geziye gün sayma… Eminim ki uçak kalkana kadar da herkes bunu hayal sanıyor olabilirdi. Dernek binasında toplandığımızda herkes heyecanlıydı. Çünkü bir daha ne zaman en sevdiğin arkadaşlarınla öğrenci olarak bir hafta böyle bir gezi yapabilirdin ki. Öncelikle Arnavutluk ile başlayan turumuz Makedonya, Bosna- Hersek, Sırbistan ve Karadağ ile devam etti. Günler yavaş gibi gözükse de su gibi geçti. Geriye sadece anılar ve fotoğraflar kaldı. Bu ülkeleri sadece görmekle kalmadık Çesiad ailesi olarak başarı listemize bir tik daha koyduk. Sadece “gezi” olarak görülmemesi gereken bir etkinlik yaptık. Yurt dışı gören öğrenciler olarak farklı kültürler tanıdık, dil öğrenmenin önemini hissettik. Arkadaş olarak gittiğimiz geziden artık birbirini çok iyi tanıyan aile olarak geri döndük. Her zaman bahsettiğimiz “Çesiad” ailedir mottosunun gün geçtikçe ne kadar doğru olduğunun farkına vardık. Yıllar geçse de o ailenin bir parçası olmaktan ve arkadaşlarımla hala görüşüyor olmaktan mutluluk duyuyorum. Bize bu aileyi tanıma fırsatı veren ve bu gezide destek olan Çesiad; iyi ki varsın…
Sibel Türkmen”

Teşekkür ederiz Sibel, baştan sona ne güzel yazmışsın, özetlemişsin geziyi. Gezinin tatlı belası, neşesi ile hatırladığımız Sude’yi dinleyelim bakalım.
“İstanbul’a ilk geldiğim yıl elimden tutan, İstanbul’da da bir ailem olduğunu hissettiren kocaman ÇESİAD ailem ile Balkan turu anımız sayısız anımızdan bence en güzeliydi. İlk planlanışan aşama ile başladı heyecan. Her cuma en önemli en çok konuşmak istediğimiz konu buydu ardından işlemler süreçler ve yola çıkış. İçimizin kıpır kıpır olduğu bir yolculuk bizi bekliyordu. Birçok ülke birçok şehir sayısız kasaba gezdik birlikte. Tarihi yerler tanıdık doğal güzellikleri gördük tüm lezzetlerinden tattık. Gerek arkadaşlarım gerek ÇESİAD yönetimi hatta ailemize dahil olan tur rehberimizle çok eğlenceli bir yolculuk yaptık. Yepyeni yerler tarih kokan sokaklar bambaşka güzellikler görmemiz sağlandı. Aradan geçen 5 yıl sonra da bu tarihleri hep gülümseyerek hatırladım. Anılarımda mutluluk köşesini doldurduğun için teşekkürler ÇESİAD
Sude Büyükçınar”

Bu güzel sözlerin için teşekkür ederiz Sude, geziye renk kattın. En sevimli ikilinin diğer yarısı, en güzel Fahri Çorumlu canımız Taciser’i dinleyelim şimdi.
“8 Nisan, 2017
Güzel bir haftanın ilk günü İçin sabırsızlıkla bekliyorduk. Kendi günümüzde kendi saatimizde yine dernekte toplanmıştık ama bu kez küçük bir fark vardı. Sonraki günün sabahı bilmediğimiz bir yerde açacaktık gözlerimizi. Belki de bu yüzdendir ki gece boyu konuşmalar bitmedi heyecanımız hep tazeydi. Çoğumuzun ilk yurt dışı deneyimi olan hem Osmanlı miraslarını gördüğümüz hem yeni kültürler tanıdığımız bu gezi hepimizi birbirimize kenetleyen yol-daş kavramını bizlere sıkı sıkı öğreten bir hayat gezisiydi. Yeri geldi güldük, yeri geldi korktuk ki sebebi dernek başkanımız ACY’yi bir dinlenme tesisinde unutmuş olmamızdı (!)
Her şeyin tadında yaşandığı ama damak tadımızın çok farklı olduğu çoğu şehirde ekmeğin varlığına şükrettiğimiz zamanları yıldan yıla daha çok özlüyoruz. Gittiğimiz yerlerde “Siyah çay” arayışımızı, meraklı bakışlarla her karışını ezberlediğimiz sokakları, Sava ile Tuna nehri arasında birbirimize sarılarak taçlandırılan bağlarımızı, ve en çok da memleketimize dönünce Bir başkadır benim memleketim nâralarına canı gönülden katılabildiğim için çok mutluyum .

8 Nisan tarihini bizde anlamlı kılan kıymetli Çesiad
İyi ki varsın

Taciser Mahmutoğlu”
Teşekkür ederiz Taco. Havaalanında gezinin yorgunluğu ve dönmüş olmanın hüznüyle önce mırıldanma ile başlayan sonra hep bir ağızdan bir başkadır benim memleketim söylediğimiz hatıraya parmak basmış Taciser, ne güzeldi değil mi. Emekse emek, koşturmaysa koşturma, şimdi de canım kardeşim Tunay’a söz verelim.
“2017 de yapılan gezimiz 40 genç Çorumlu öğrenci ile ecdadın Balkanlarda bıraktığı eserleri 7 gün boyunca keyifle zevkle gezdiğimiz çok muhteşem ve harika projemizdi. Herşey çok güzeldi iyiki ÇESİAD var dedirten bir projeydi. Nice yeni geziler dileğiyle emeği geçen herkese teşekkür ederim.
Tunay Özkan“

Yine kısa yine net bir özet. Teşekkür ederiz kardeşim! Sen olmasan bu kadar eğlenceli olmazdı.
Ve son olarak yine beyefendi kişiliği ile hepimizin çok sevdiği Uğur‘un fikirlerini okuyalım.
“Yıl 2017 hayatımda daha önce deneyimlemediğim ve belki de deneyimleme imkanı bulamayacağım mükemmel bi yolculuktu. Buram buram tarih kokan sokaklar, farklı lezzetler yakın ama bir o kadar yabancı olduğumuz kültüre birebir şahit olmak çok güzeldi. Bununla birlikte beraber gittiğimiz ortam ve arkadaşların samimiyeti günlerce süren otobüs yolculuğumuz herkesin birbiriyle olan muhabbeti geziyi daha da anlamlı hale getirmişti . Hani derler ya birini tanımak için beraber yolculuk yapmak lazım diye ben bu gezi de yanı başımda ama çokta tanıyamadığı nice güzel insanla birlikte zaman geçirme beraber birşeyler yapma fırsatı bulmuştum yol bana güzel karde herşlikler kazandırdı. Yurtdışına çıkmaktaki en büyük kaygım yabancı dil bilmemekti bu benim için büyük bi eksiklikti ama çesiad dostluğu bu eksikliğimi hiç bi şekilde hissettirmedi.
Srebrenista katliamının izlerini bizzat yerinde görmek yıllar geçmiş olmasına rağmen savaş izlerinin onarılmaması o günlerin kitaplarda ve gazetelerde anlatıldığından çok daha bambaşka olduğunu hissettirdi. Bir daha imkanım olsa aynı ekip ve aynı ruhla o günleri yaşamak isterim.
Uğur Aslan”

Teşekkür ederiz kardeşim. Bize tekrar o önemli noktaları hatırlattın ve samimi düşüncelerini paylaştın.

Evet, öncelikle yazıyı buraya kadar okuyan herkese teşekkür etmekle başlamak istiyorum. Daha sonra bu gezinin yapılmasında emeği geçen büyüklerimize ve emek veren arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. En büyük teşekkür ise da buraya yazı gönderen veya gönderemeyen, denese de yapamayan, bu gezinin eksiğiyle fazlasıyla tam olarak bu şekilde gerçekleşmesini sağlayan ve altına imza atan altın ekibe gelsin. Hayatın rutin akışı içerisinde kimileri ile irtibatımız tamamen koptu, kimileri ile eski samimiyetimizde değiliz. Fakat bu gezinin bahsettiğim altın kadrosu hala kalbinin bir yerinde diğerlerini taşıyor, taşıyacak. Geziden dönüşümüzde yapılan büyük aile kahvaltısında mikrofonu elime alıp bu ailenin samimiyetinden söz ederken “kafamı kaldırıp baktığımda gördüğüm kişiler önümüzde 5-10 yılda yanımda olacağını düşündüğüm kişiler” demiştim. 5 yıl doldu bile, inşallah nice 10’lara 20’lere 30’lara. Parmak izlerimiz dokunduğumuz hayatlardan kaybolmazmış. İyi ki birbirimizin hayatlarına dokunduk, iyi ki kalıcı etkiler bıraktık. Belki hepimizin “ah keşke şimdi gitsek neleri daha farklı yaparız” dediğimiz bir referans noktası oluşturduk. Bizden sonra gelen her öğrencinin sadece yurt dışına geziye gitme motivasyonunu değil, bizimki gibi bir ekibe de sahip olmak istemesini hazırladık. Yediğin içtiğin senin olsun gezip gördüğünü anlat derler ya, bu gezi ile alakalı, bilhassa katılanlarla alakalı sayfalarca yazı yazılır, burada hepimiz içimizden gelen en samimi duygularımızı döktük kağıda. 1. yıl dönümünde andık, e normal duygularımız tazeydi dedik. 2.sinde andık, güzel etki bırakmış dedik. 3. yılda çay gününde öğrenciler ile Balkan videosunu izleyip yad ettiğimizi hatırlıyorum, demek ki sevdik dedik. Şimdi 5. yıl bitti, tam olarak 5 yıl önce bugün yurda döndük. Belki o gün kimse bu geziyi bu kadar uzun süre aynı etki ile yad edeceğimizi tahmin etmiyordu fakat gördük ki katılanların bir çoğu hala iyi ki diyor. Demek ki gönüllere girmişiz, dokunmuşuz. Tabi ki herkesten yazı alamadık, ziyanı yok. Kimisi yazısını göndermeden sevgisini gösterdi. Şimdi 3600 kilometre öteden, İngiltere’den yine ÇESİAD’ı anıyor, fotoğraflara bakıyor, bu özel güne ait yazımı yazıyorum. Nice 5 yıllara altın ekip, iyi ki varsınız!

Time flies, memories remain 

✨

Arif